14.09.2008

First rule: Be romantic!


İnanılmaz olmuş tek kelimeyle.. 

9.09.2008

down the rabbit hole!

Eveet bugün kırmızı hapı yutmuş bulunuyorum. "Welcome the real world" gibi bir durum söz konusu.. "Zeitgeist" filmini bir arkadaşın blogunda gördüm. İzledim, izlemeseydim keşke
 demiyorum aslında ama bu kadar ağır olmasını beklemiyordum. Zira filmin ilk sahnelerini Lost'taki Karl gibi izledim, aynen şöyle:

gördüklerimi izlemek istemiyor ama gözlerimi de alamıyordum. Dinin nasıl ortaya çıktığı ve yüzyıllardır nasıl sömürü amaçlı kullanılığı çok net anlatılıyor ve şu 9/11 olaylarının arkasındakiler- ki çoğunu etraftan duymuşsunuzdur, hani bu olayların arkasındakiler ladin değil Bush yönetiminin kendisidir fln fln- çok güzel anlatılmış ve Amerikanın bugüne gelişinden sorumlu bir avuç insan da gayet güzel afişe edilmiş. Hani Amerikalıların tüketim toplumu olması ve Paris Hiltonun yaptıklarının giydiklerinin Irak Savaşında ölen masum çocuklardan daha çok yer almasından rahatsız olan sadece biz değiliz galiba. Kendileri de bunların farkında ki ve yine o kadar özgür bir toplumlar ki yönetime açık açık karşı olan böyle güzel bir belgesel yapmışlar. Belki bu da bir tarz gerçek olmayan ama iyi düzenlenmiş bir film ama bilmiyorum. İnsanın buna gerçekten inanası geliyor. Hatta filmi izledikten sonra kendime gelebilmek için bir süre boş boş ekrana baktım.  Filmi izlemek isteyenler http://zeitgeistmovie.com/main.htm adresinden izleyebilirler filmi. Film gerçekten bize yani tüm gün dizi film seyredip apolitik yaşayan gençlere biraz uyarı niteliğinde. "Banane, bu Amerikalıların sorunu" gibi bir yorumla çıkcaksanız hiç izleyip zamanınızı harcamayınız.

İlginçtir ki yine aynı gün burda anlatılandan başka bir gerçekle tanıştım internette. "Truthism" deniyor kendisine. Ama bu bana biraz komik geldi demek istemiyorum ama öyle. Güya dünya 
Reptilian adı verilen uzaylıların yönetimindeymiş ve biz bunların bir türlü deney hayvanı gibi bir şeymişiz fln. İlginç. www.truthism.com dan bakabilirsiniz bunlar ne diyor  diye.. Gerçekten insanlar buna inanıyor mu bilmiyorum. Site böyle bir "Wake up Neo" şeklinde sürekli aynı şeyleri tekrarlıyor. Bana inandırıcı gelmedi ki onlara göre ben organic portal oluyormuşum dünyanın yarısındaki insanlar gibi. Yani sadece yiyip içip yaşayan ve dünyadaki kabul gören gerçeklere(!) inanarak ölen insanlardan biriyim. "Zaten inanmıyorsunuz benim şu anda dediklerime çünkü reptiller istemiyor, inanmamaya gülmeye devam edin, dünyevi şeylerle uğraşacağınıza bir truth seeker olun" gibi bir şeyler söylüyor. Bilmiyorum aramaya başladım. Bi bakarım. Ama ilk aramamda dalgası geçilen bir sürü şey gördüm, inansam mı acaba:) Ama siteye ve truthism şeysine inanma olayı bi yana sitede gördüğüm belki de başta Zeitgeist yapımcılarına da malzeme olabilecek bir cümle görmüştüm, paylaşayım : "The best slave is the slave who thinks he is free, and the greatest fool is the fool who thinks he is a wise man."

5.09.2008

22 yaşındayım discomgoogolatikim:(

daha havalı bir adı var hastalığımızın artık : discomgoogolation (dis + .com + google + ation) 
- hanımefendi sizde diskomguuguleyşın var.
- yaşayabilecek miyim doktor bey?
- bilgisayarınızdan uzak durduğunuz sürece evet!
- ama ama...bu imkansız..

Nüfusunun %70i benim gibi olan İngilterede bu ismi koymuşlar internete bağlananama sendromuna..hoş bi hastalık ismi sahip olmak için:)
ama bütün gün internete bağlanabilmek ne güzel. onsuz bir günüm çok boş ve renksiz olurdu...
..eveet tanımız konulduğuna göre artık tedavi aşamasına geçebiliriz:) hayır bi dakika bi dakika şu yazıyı yolliyim valla kapatıcam interneti..ama sadece bu gecelik;)

4.09.2008

bir türlü gelmeyen gün - 12 eylül:)

"Geeel 12 eylüül gel" diyen milyonlarca paralı hayranlarına inat ben çoktan indirmiş bulunuyorum yeni albümleri Death Magnetic'i. Ne kadar kötüyüm di mi? Ama yapacak bir şey yok . Biz bir albüme 40 ytl verecek bir millet olamadık hiç bi zaman:)
eveet ben önceden o kadar çok sevmezdim Metallica'yı. Yani şarkılarını biliyorum ama böyle sürekli dinlemişliğim yoktu ama tarihler 27 temmuz 2008 saat 23.30 ali sami yen çıkışı ben de mitaallika diye bağıran o kıvırcık uzun saçlı siyah tişörtlü grubun bir parçası oldum:) dış görünüş olarak değil tabii:D çünkü bu kalabalık yüzünden konserin büyük kısmında sahneyi görmek nasip olmadı.
Şimdi yaz tatilinde ev kampında olmam sebebiyle metallicanın şarkılarıdır şunlardır bunlardır diye bayağı bir inceleme imkanım oldu kendilerini. En baştan başladık tabii..2. albümdeyim daha ki şarkıların öyküleridir fln derken baya zamanımı alıyo kendileri ama olsun. Sevdim kerataları:) 
Yeni albümlerini de tabii ki araya sıkıştırdım. Metallica sevenler sevmiş bu albümü, tabii ben en çok en yavaş sözlerini en çok anladığım "the day that never comes"ı sevdim. Ki kendisine bir de klip yapılmış. Dün çıktı o da www.metallica.com'dan seyrediliyor. Savaş temalı olmuş biraz, kendileri farklı bişeyler yapalım demişler, metallicadır saygı duyalım, izleyelim dinleyelim.

2.09.2008

google it all!

Google'ın bu halini görenleriniz olmuştur belki önceden başka sayfalarda. 1998de Sergey ve Larry ilk sayfalarına ekranda bakarken hiç akıllarından geçirdiler mi acaba? Bir gün dünyanın en büyük arama motoru oluruz, googlelamak gibi bir sözcüğü literatüre geçiririz fln.(eve gerçekten var isteyenler bakabilir : www.merriam-webster.com/dictionary/google adresinden) Tamam tamam sıradan bir ödev yapmıyorlarmış zaten, tez çalışması yapıyorlarmış ki tez çalışmaları genellikle hayata geçer ama dünya üzerinde milyonlarca insanın ilk açtığı siteyi kuran insanlar olmak -bilmem- güzel bir şeydir heralde..
Üniversitenin ilk yılında öğrendiğim tek şey mesela her şeye googledan bakmaktı. "googleda var, oradan bakabilirsiniz" fln derlerken kendimi arama sonuçları sayfaları arasında kaybediyordum. Tabii bu alışkanlık her şeye yansıdı. Bir şeye bir kişiye bakacağım iki yer var: google ve facebook. neyse facebook ayrı bir yazımızın konusu olsun.
Google'ın arama motorluğu dışında yaptığı başka milyon tane şey var: gmail, googletalk, google earth, picasa fln fln.merak edenler için: www.google.com/options/
Google'ın belki de en ilginç servislerinden birisi yarın çıkıyor: Google Chrome. Google'ın web browser'ı. Aşağıda olan resim Google Chrome tanıtımı için hazırladıkları bir çizgiroman. İçerisinde çokça resim var ama biraz yazılımcılara özgü bir anlatım var ama kısaca yeni Google Chrome'da:
  • Artık tabların hepsi ayrı ayrı çalıştırılıyor bilgisayar tarafından. Yani bir tab'ın kapanması gerektiği zaman tüm pencereyi kapatmaya gerek kalmayacak. Aslında hepsi ayrı birer pencereymiş gibi de davranıyorlar diyebiliriz.
  • Güvenli tab seçeneği ile o tabda baktığınız her şey o tab'ın kapatılmasıyla silinecek. Yani tüm geçmişi silmeye gerek yok:)
  • Popup pencereleri de açılmıyor artık, sadece sağ altta bir seçenek olarak görünüyor olacak. Abuk subuk poker ya da oyun reklamları görmeyeceğiz artık.
  • Ayrıca google'ın geniiiiş altyapısı sayesinde güvenliği olmayan siteler listeleniyor ve biz bunlara girmeye çalışırken "tıtı cısss" girme bakalım ona diyerekten uyarıyor.
Peki ben bunları nereden mi öğrendim. Link vermeyim siz bi googlelayın bakalım:)
İyi ki varsın Google:)
not: evet çok seviyorum google'ı.