30.12.2008

snowwhite!


Snow White, bizim küçüklüğümüzden beri tanıdığımız sevdiğimiz saf ama güzel masal kahramanımız "Pamuk Prenses"in orijinal adı..
İngilizceyi ilk sökmeyi başladığım zamanlardan beri merak ederdim, Snow White yani KarBeyaza nasıl olur da "pamuk" yakıştırması yapılır diye.. Çünkü biz güneyliyiz ve oralara kar pek uğramaz ki bir kez ben ortaokuldayken uğradığında, hocası öğrencisi bahçeye koşup 2 mm kalınlığı geçmeyen karı toplayıp toplayıp birbirimize atmıştık. Ve oralarda "kar oynamaya gitmek" diye bir kavram vardır. Kar yağar Toroslara, çoluk çocuk alınır mangal malzemeleri buz kesmiş sert bir kar denizinin ortasında dona dona neşe(!) içerisinde sucuk ekmekler yapılır, eğlenilir. Yani bizim için kar sert bir şeydir öyle pek pamuklukla alakası yoktur.
Ki bu kar olayının aslını hazırlıktayken ancak 18 yaşımda keşfettim. Aslında kar yağdığında gayet yumuşak böyle pamuk parçası parçası yağarmış.:)) nereden bilelim ama değil mi?:) zaten ilk kar yağışını gördüğümde dikkatimi çeken başka bir şey de: yurtta tüm pencereler kapalıyken bir tek ben ve başka bir adanalı arkadaşım pencereden izliyorduk snow white'ı:)..
Bugün de öyle oldu..O kadar güzeldi ki her yer.İzlemeye doyamadık valla..Hem de böyle bir yılbaşı "Cingıl bells, cingıl bells!" ortamı da oluşmuş durumda her yerde..İstanbula çok yakışıyor kar! Bembeyaz o güzellik..
Hayat da böyle değil mi sevgili okuyucularım, en soğuk en korkutucu şeyler de bazen böyle bir yandan çok güzel olabiliyor..:))
(O değil de, bir de kar olayının kar tatili kısmını görsek güzel olacaktı, neyse!)

24.12.2008

ooodyofil!



ıssız adam'ı izlemeyen kalmadı sanırsam, rahat rahat yazabilirim artık yani:)film gerçekten güzeldi..ne kadar eleştiren de olsa böyle çok tanıdığım yerlerde böyle duygusal(evet ben de çok ağladım, itiraf ediyorum:) ) bir film çekilmesine ne kadar mutlu oldum!
filmle beraber gelen eski 45 lik modasına ne demeli! taksim boydan boya bu müzikle dolu! en alakasız mağazaların kapısında yaşlı amcalar "anlamazdın anlamazdın" melodisi eşliğinde gelen geçeni seyrediyorlar..Neyse bu şarkıların geri gelmesi gibi yüzlerce yazı var zaten.
Benim dikkat çekmek istediğim nokta ise bir derste gördüğümüz "ses dosyalarını sıkıştırma" olayı. artık bilgisayarlarımızda her müzik dosyası mp3 ve bu orjinal dosyaların çookça sıkıştırılmış hali(%5'i abartmıyorum!).
Her şeyin her olayın bir anti grubu olduğu gibi bu "ses sıkıştırma" olayına pek sıcak bakmayan "audiophile"(Latincede sevmeyi duyuyorum gibi bir şeyler oluyor anlamı da- ama kaptınız siz olayı;) )ler hakkında konuşalım biraz.
Bizim ıssız adam da sanırsam bir audiophile. Eveet teşhis konulmuştur - kendisi yalnız ve ıssız değil sadece, aynı zamanda hasta:)
Ama bazen de hastalıklı gibi görünseler de onlara da hak vermemek elde değil. Gerçi biz bu plak devrinde piyasada yoktuk ama şöyle bir düşününce bizim çocukluğumuzun geçtiği doksanlara bakalım. Bizim zamanımızda kaset vardı ya..



Bir kasetin çıkması bir şarkıcının albümü ne kadar değerliydi bizler için. Kasetleri özenle alır, evimizin en güzel yerlerinde saklardık. Onların temizliği bazen dolanması ve bazı yerlerde takılması..Güzel şeylerdi bunlar unutulmaması gereken. Sağolsun Okan Bayülgen de geçenlerdeki Disko Kralı programıyla bize güzel bir nostalji yaşattı.
O zaman her şey ne kadar safsa kend halinde güzelse şu anda o kadar yapay ve hızlı tükettiğimiz ve hızlı yaşadığımız bir ortamdayız. Belki de mp3 çalarıma yüklediğim, bilgisayarımda GBlarca yer kaplayan şarkılar yerine ıssız adam şarkılarını defalarca dinlemem, sürekli o 90ların şarkılarını arayıp dinlemek istemem bundandır belki de.bir isyan:)..

22.12.2008

blog salgını!!



blog bir hastalık gibi yayılmakta! ben de onların reklamını yapma hastalığına yakalandım sanırsam. mastersandwichmaker da gelmiş artık herkes birbirini izliyor fln fln.. http://mastersandwichmaker.blogspot.com/ adresinde kendisi..afiyet olsun!!

benim bloga kardeş geldi:)))



çok sevdiğim değerli arkadaşım cnmm euphoricrush de blog sahibi olmuş..
http://euphoricrush.blogspot.com/ adresine de yerleşmiş..hayırlı olsun!! kendisi bir blog yazarında bulunması gereken derin dizi, film ve kitap bilgisine sahiptir..izlemeniz şiddetle tavsiye olunur..

21.11.2008

Life is life nanananana!!



Çoook ünlü Life dergisi fotoğraf arşivini Google'la yaptığı anlaşma sonucu herkese açmış. http://images.google.com/hosted/life adresinden ulaşılabiliyor ve "Andy Warhol" yazınca karşınıza çıkan sonuçlardan birinde bu fotoğraf var ki kendisi bayağı bir ilginç amcamızdır. Andy Warhol hakkında çok çok aşırı bir ilgim bilgim yoktur ama çalışmaları modern art dediğimiz konsepte giriyor ve günlük hayatta gördüüğümüz basit şeylere farklı açılardan yaklaşım diye de tanımlayabiliriz. Neyse bu kadar sanatsal cümle fazla bile:)

Andy Warhol hayatı boyunca değişik insanlardan ilham almış, bolca eleştirilmiş ama yine de günümüzde hala tutulan takip edilen bir insandır kendisi ki "Bir gün herkes 15 dakikalığına ünlü olacak!" lafıyla özellikle bir kamera görünce türlü şebeklikten kaçınmayan ve "kameralara oynama" olarak tabir ettiğimiz türlü kamerayı kesmeler, göz kırpmalar olayına giren insanlardan biri olarak o onbeş dakika sınırını çoktan aştığımı düşünmekteyim:)

Andycimin bu güzel lafının dışında birkaç benim çok sevdiğim ve duvarıma(Facebook duvarı ya da wallundan bahsetmiyorum, bayağı bildiğimiz duvar:) ) yazdığım laflarını sizinle paylaşayım bari burda:

"Everybody must have a fantasy!".. Ki ne güzel söylemiş. Bir şeyler hayal etmeden amaçsız yaşamaktan kötü bir şey yok sanırsam:)

"The idea of waiting for something makes it more exciting." de başka bir özlü sözü sayın Warhol'un. Buna da çok katılan bir insanım:)

Andy'den ve benden şimdilik bu kadar.

18.11.2008

yaşlandık be yav:(


Son zamanlarda çokça "son senemiz mezun oluyoruz, ne kadar çabuk büyüdük, aman okulda bizden büyük kimse kalmadı,abla abi olduk!" muhabbetleri dönüyor. Bunal, daral!
Ama maalesef içimde benden çabuk yaşlanan bir şey varmış: beynim:O :(( şu yukarıda resmini de gördüğünüz üzere bu gencecik yaşıma(bknz. 22- 90larda çocuk olmak vs..) rağmen beyin yaşım 33 gibi gayet büyük bir şey çıktı. Olgunum olgunum ya!
Dikkat ölçüyor bu test canım :)..uykusuzluk,yorgunluk,dersler,sınavlar vs vs. Bahaneden çok ne var bu hayatta:)
Acaba benim beyin ne kadar oldu ki acaba diyenler için: http://flashfabrica.com/f_learning/brain/brain.html

Not: Adamlar yapmış efendim, evet yine Japonlar. Derslerini de almaktayım şu anda, kendileri Robust Design yani Gürbüz Tasarım(valla da gürbüzmüş karşılığı:) )kurucuları. Nasıl daha gürbüz dizayn ederiz ıvır zıvırı diye bir ders, kendileri bu şeyi 100 yaşlarını devirerek de hayatlarına da uygulamaktalar:),darısı başımıza.. saygılar.:)

NAMASTE diyerekten bitireyim bari:))

(Ya o değil de, bi aralar Lost diye bir dizi vardı noldu? Yaşıyo mu hala:)) )

22.10.2008

gel beraber söyleyelim!



Ya ben Alicia sevmem Jack de kardişi olmadan olmaz fln fln demeyin şu şarkıyı(Another Way to Die) bir dinleyin. Ha bi de ben 007 de sevmem demeyin yine yine bir dinleyin ki ben hepsini düşünerek ilk başta bir şöyleeee önyargıyla baktımsa da o white stripes çılgınlığıyla bi siyahi gırtlak güzel gitmiş(off yaa ne cümle kurarmışım:))
Ama gerçekten iyi ki bu şarkı 007 serisinin ilk düeti ve baaya da sevilen bir şarkı sözleri de güzel.İki seferdir şarkılarla ilgili yazmam da güzel oluyor gerçi ama napalım yani dışardan ne anlatayım: Bildiğimiz İstanbul işte, soğuk bazen ılık ama Boğaz her zaman güzel. Sonra ekonomik kriz var of tam da ben mezun olacakken gibi sığ bir düşünceyle gelmek istemiyorum yaa:( Bir de maçlar var onlar bize gündemi unutturur.:)
Bu arada şarkıya döniim de şarkının çok ilginç yerleri var bas gitarla Alicia karşılıklı "ııaa heeey" fln yapıyor 3.dakikanın sonlarına doğru :) Güzel ama ay abuk subuk düşünceler sarmış dört yanımı..Yatma vaktidir:)